![]() |
Efsanelerin dağı İda |
Mitoslar , merkezinde tanrıların , tanrıçaların , hayvanların , insanların olduğu efsaneleri anlatır . Bu anlatım dinden , estetiğe , günlük yaşamın düzenlenmesinden , doğal zenginliklerine kadar hayatın her alanını kapsar . İnsanla doğanın barışmasının yolu bu mitosları anlamaktan geçer .
Bana bir masal anlat baba
İçinde bütün oyunlarım
Kurtla kuzu olsun şekerle bal .
Yeni Türkü'nün bu güzel şarkısını hangimiz bilmeyiz ki ? Masallar kısa bir süreliğine de olsa bizi , bambaşka dünyalara götürür . Güzel Ege kıyıları da masalları , mitleri ve efsaneleriyle ne çok şey anlatır bizlere . Temelinde sevgi , umut , kıskançlık kısaca insani duygular vardır .
Ahmet Ünver'in anlatımıyla Antik Çağlara gidip , sevgi ve kıskançlığı anlatan Yankı ile Nergisin masalını dinlemeye ne dersiniz :
Bir zamanlar , peri kızlarının içinde çok güzel sesli , çok sevimli bir peri vardı . Yankı'ydı adı . Her dinleyen bayılırdı Yankı'nın sesine . Ama kendi sesini en çok beğenen de yine kendisiydi . Yankı'nın çok hoşuna giderdi sesi . Konuşurken birden kendi sesinin güzelliğine , kendi kendini dinlemeye kaptırır ; konuşmayı unuturdu .
Günlerden bir gün , gelinciklerle , papatyalarla, zambaklarla dolu yemyeşil kırlarda şarkı söyleyip , kendi sesine hayran dans ederken , Tanrıça Hera'yla karşılaşır . Tanrılar Tanrısı Zeus'un karısıydı Hera . Çok huysuz , geçimsiz , kıskanç bir tanrıçaydı . Kocası Zeus bile zaman zaman ona dayanamaz olurdu . Kıskanç Hera , kendisine selam veren Yankı'yı ters ters süzdü .
'' Günaydın Tanrıçam '' diyordu Yankı . '' Ne güzel bir gün değil mi ? Çiçekler açmış , mis gibi kokuyor çayırlar . Meltem ne güzel ! İçimden şarkı söylemek geliyor . Siz de istemez miydiniz ? '' Duyduğu sevinç Yankı'nın sesini daha da güzelleştirmişti . Hera kıskançlıktan neredeyse çatlayacaktı . Yankı , hayran hayran dinledi kendi sesini ; sonra mutluluk içinde , Hera'ya '' Bu gün sesim her zamankinden daha güzel , değilmi Tanrıçam ? İsterseniz sizin için söyleyeyim şarkımı ! ''
Bu kadarı da çoktu doğrusu ! Bakındı şu densiz periye ! , Evet sesi güzeldi güzel olmasına ya , yine de alt tarafı bir periydi işte . Tanrılar Tanrısının karısıyla konuşacak kadar önemli biri değildi . Ahhh!... Ama çok güzeldi sesi . Niye sanki Hera'nın sesi onunki kadar güzel değildi ! Kıskançlıktan , öfkeden kıpkırmızı kesilmişti Hera . '' Bir de karşıma geçmiş , yüzüme karşı söylüyor sesinin güzelliğini .Öyle bir ceza vereyim ki şuna , pişman olsun ! '' diye söylendi kendi kendine . Sonra kaşlarını daha da çatıp , Yankı'ya haykırdı :
'' Seni gidi densiz peri ! Beni yolumdan alıkoyar , sesin güzel diye şişim şişim şişinirsin ha! Bana tek kelime fırsatı vermeden hem de ! Sana öyle bir ceza vereyim ki , aklın başına gelsin . Bundan sonra hiç konuşama ! Yalnızca biri sana bir şey söylediği zaman , onun son sözünü tekrarla . Bir daha o pek övündüğün sesini ne sen , ne de başkaları duysun ! ''
Çok ağır bir cezaydı bu . Yankı'cık bu kadar sert karşılanacak ne yapmıştı ki ! Üstelik ,Tanrıçaya şarkı söylemek istemişti yalnızca .İtiraz etmek için ağzını açtı , ama kulaklarına inanamadı Yankı : Ağzından bir tek '' duysun! '' sözcüğü çıkmıştı - kıskanç Tanrıça Hera'nın son söylediği sözcük .
'' Bu sana ve senin gibilere ders olsun ! '' diye bağırdı neşe içinde kötü huylu Tanrıça. '' olsun '' diyebildi Yankı'cık . O güzelim sesi yoktu artık . Ne şarkı söyleyebilecek , ne arkadaşlarıyla oynayabilecek , ne çiçeklere , nede kuşlara konabilecekti artık . O günden sonra hiç kimseye görünmedi . Dağlarda , tepelerde, ormanlarda yapayalnız ağlaya ağlaya dolaştı .
O acılı günlerin birinde , mor taneleri olgunlaşmış , yemyeşil defne ağaçlarıyla dolu bir ormanda , kuş sesleri arasında gezinirken yakışıklı mı yakışıklı , gencecik bir delikanlı gördü . Delikanlının gür sarı saçları , güneş değdikçe pırıl , pırıl parlıyordu . İçinde bir şeylerin kıpırdadığını hissetti güzel peri kızı . Aşık olmuştu .
Daha yakından görebilmek için , biraz ilerdeki defne ağacının arkasına saklanmak istedi . Delikanlı kırılan bir dalın sesini duyunca '' kim o'' diye seslendi . O diyebildi Yankı'cık . Onu duymuştu delikanlı ''Kim var orada '' Orada dedi Yankı'cık. Saklandığı ağacın arkasından çıktı . Tanrım yakından çok daha güzeldi genç . İçi titredi Yankı'nın. Yasaktı konuşması , yasaktı ! Ağlamaya başladı . Delikanlı yaklaştı yanına '' Benim adım Narkissos .'' dedi yanağını okşarken Yankı'nın . '' Ya sen kimsin '' Kimsin diyebildi Yankı'cık . '' Hep benim söylediklerimi tekrarlıyorsun '' diyen Narkissos kızmıştı artık . Çok kızmıştı Narkissos , hırsla döndü , aldı başını gitti tek bir söz söylemeden .
Zavallı yankı , öylece kalakalmıştı , yapayalnızdı yine işte . Narkissos'u çok sevmişti , ah, bir anlatabilseydi Hera'nın verdiği cezayı . Bu kadar kızmazdı belki o zaman. Ama anlamamıştı işte Yankı'nın derdini . Kalpsizdi demek . Yankı tutamadı kendini '' Sende benim gibi ol , sev ama anlatama .Sev ama karşılık görme '' demek geldi diyemedi . Tanrılar duydu onu , çok acıdılar , bu dileğinin gerçekleşmesine karar verdiler .
Narkissos ormanda çok yürümüş , yorulmuş , susamıştı . Bir pınar gördü ilerde , şırıl şırıl akıyordu çakıl taşlarının üzerinde . Bir türlü konuşamayan Yankı'da bir ağacın arkasına sindi . Su çok güzeldi , pınarın güzelliği , serinliği sarmıştı Narkissos'un her yanını . Suyun kıpırtısız , ayna gibi yüzüne yansıyan gür sarı saçlı , ela gözlü , dünya güzeli bir yüz gördü .
Hayran olmuştu gördüğü yüze . Ne bilsin Narkissos Tanrıların ona bir oyunu olduğunu . Ne bilsin suda gördüğünün kendi yansıması olduğunu . Aşık oldu yansımasına. Dokunmaya , okşamaya çalıştıkça kaybolan yansımasını hiç dokunmamaya okşamamaya çalışarak günlerce , gecelerce seyretti . Yemek yemeyi bile unutmuştu , günler geçti , sonunda Narkissos açlıktan ve susuzluktan bir sabah gün doğmadan can verdi . Tanrılar bile dayanamayıp ağladılar . İş işten geçmeden yeni bir karar verdiler : Narkissos'u su kenarlarında yetişen nazlı , güzel kokulu , sarılı beyazlı bir çiçeğe dönüştürdüler . Bildiğimiz nergis çiçeğine .
Sevgilisinin başına gelenleri gören Yankı perişan oldu , Peri kızları ölümsüz olduğu için , iğne ipliğe dönerek sonunda görünmez oldu . Kendini ıssız dağlara attı . Bugünde görünmez Yankı , o ıssız dağ başlarında yalnızca sesi duyulur . Kıskanç Hera'nın verdiği ceza sürdüğü için , kendisine seslenenlerin son sözlerini tekrarlar hala .
Nergis ise , su kıyılarında narin boynunu eğip , kendi beyaz sarı yüzünü seyreder hayran hayran . İşte bu nedenle kendine hayran olanlara , Narkissos'tan esinlenerek narsist denir günümüzde.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder