Kuzeyinde Homeros'un bin pınarlı Zeus'un evi İda , doğusunda ana tanrıça Kybele 'nin evi Madra dağı , dağın eteklerinde körfez kıyısında geçmiş uygarlıkları bağrında barındıran Ören . Tıpkı Ahmet Arif'in dizeleri gibi '' Bir sevdadır böylesine yaşamak '' Uygarlığın beşiği Anadolu . Tarihi , bir zamanlar bu topraklarda yaşayan filozofları , Antik Kentleri , doğasıyla Ege kıyıları bir sevdaya dönüşür zamanla . Neler yoktur ki bu sevdanın içinde . Kaz dağlarının o doyumsuz güzellikleri , İda'nın savaşlar olsa da sonu mutlulukla biten mitleri , bütün uygarlıkların izini taşıyan büyülü köyleri ve en önemlisi ışıklar sahili Ören'de gün batımı .
Ören , tarihteki adıyla Adramyyteion . Ören Tepe de körfez ve dağ manzarası eşliğinde kahvelerimizi yudumlarken , rüzgarların Antik Çağdan günümüze taşıdığı ezgileri dinliyoruz , dudaklarımızda son dönemlerini burada geçiren Ruhi Su'nun ölümsüz sesiyle söylediği o güzel türkü :
Kah çıkarım gökyüzüne , seyrederim alemi
Kah inerim yeryüzüne , seyreder alem beni
Ne güzel türküdür o , bizde çıkarız İda'nın doruklarına , kim bilir belki bir zamanlar buralara geldiği söylenen Aristo'yla kesişir yolumuz . Belki de Adramyyteion sokaklarında , Atinalılar tarafından yurtlarından kovulan Delosluları görürüz ; ya da Atinalıların yenilmesi sonucunu doğuran savaşlar sonrası bölge halkının Persler tarafından katledilişini izleriz dehşet içinde . Aşağı indiğimizde Persliler tarafından bölgeye yerleştirilen Sardesliler karşılar bizleri kim bilir .Hemen yanı başımızda Ruhi Su elinde sazıyla o doyumsuz türkülerini söyler sevgi ve kardeşlik adına :
Kalırım kalırım , dostlar yandadır ,
ölürüm ölürüm kardeş , aklım sendedir .
Fotoğraf : Erkmen Senan |
Aslında bir varmış , bir yokmuş diye başlamaz mı insanlık tarihi . Antik dönemde bir Mysia yerleşim yeri olan Adramytteion Truva - Bergama yolu üzerinde stratejik bir konumda yer alır . 2001 yılında başlayan kazı çalışmaları , bölgede yerleşimin Erken Demir Çağına kadar gittiğini gösterir . Önemli bir liman kenti olan Adramytteion 'un kuruluşuyla ilgili Antik Çağ yazarları farklı görüşler ileri sürer . Strabon'a göre Atina'nın kolonisi olarak kurulur ; Stephanos ise kentin kuruluşunu Lidyalılara dayandırır ki bu görüş daha sonra Strabon tarafından desteklenir . Stephanos Lidya kralı Alyattes'in oğlu Adramys tarafından kurulduğunu söyler Adramytteionun . Kaz ve Madra dağlarının eteklerinde yer alan bu tarihi şehir , yeraltı ve yer üstü kaynaklarının zenginlikleri sayesinde döneminin en önemli yerleşim yerlerinden biridir . Anayasa mahkemesi bulunan ve zamanında bir hukuk devleti olan bu tarihi kent , çevresindeki diğer kentler gibi farklı dönemlerde savaşları , yıkımları ve göçleri yaşamış , zamanın ruhu bu topraklara da büyük yıkımlar getirmiştir . Atinalılardan Deloslulara ; Sardeslilerden Türklere kadar pek çok uygarlığı bağrında barındırmış bölgenin tarihi , Antik Çağ şairi Publius Ovidius'un bir sözünü getiriyor aklımıza '' Her şey değişir , hiç bir şey yok olmaz ''
1956 yılına kadar , kaderine terk edilmiş olan bölge palamut ve meşe ağaçlarıyla kaplı tertemiz kumsalı , bağrında barındırdığı antik eserleri ve hikayeleriyle adeta bir uyuyan güzeldir . 1957 yılında dönemin kaymakamı Hüseyin Öğütcen bölge halkının karşı çıkmasına rağmen buraları iskana açar . Ve Antik Kentin tarihiyle ilgili hüzünlü süreç başlar . Bugün Öğretmenler Mahallesi başta olmak üzere yapılan yazlıkların altında kalır dönemin en görkemli yapıları . Günümüzde de devam eden kazılarda o güzelim mozaiklere , Roma villalarına , tiyatrosuna ulaşmak ümidiyle döneminin en zengin yerleşim yerlerinden biri olan Adramytteion 'u Kemalettin Kamu'nun o güzel mısralarıyla selamlıyoruz . Çocukluğumuzun anıları arasında kalan o mısralar :
Şehrin uğultusundan usanmış ruhumuzun
Nadir duyabileceği taze bir heyecanla
Karıştım o gün bugün bu zavallı çobanla
Bingöl yaylarının mavi dumanlarına
Gönlümü yayla yaptım Bingöl Çobanlarına .
Belki de gerçek mutluluk o zamanlardaydı . İnsanın tüketim hırsına yenik düşmediği zamanlar , dostluklar ve vefanın henüz kirlenmediği zamanlar. Örenden ve Adramytteiondan kucak dolusu sevgiler ....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder