Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

27 Ekim 2018 Cumartesi

YEŞİLYURT




İda'daki yolculuğumuza çam ormanlarının içinde , eski bir rum köyü olan Yeşilyurt'la devam ediyoruz . '' Kimi ister , kimi verir , doğa ile insan bir bütündür '' der Aristo . Bu sözün anlamını çam , zeytin , badem ağaçları içinde kaybolmuş insanları büyüleyen bu şirin kuzey ege köyünde anlıyorsunuz . Likyalılar , Persler ve Romalılara yurt olmuş bölge antik İyonya'nın önemli geçiş noktalarından biri . Büyük Çetmi adıyla 1355 yılında kurulan köyün tam karşı tepesinde birde Küçük Çetmi köyü yer alıyor . Bir vadinin ayırdığı iki köy arasında yol bulunmamakta . Yirminci yüzyılın başlarına kadar Türklerle Rumların birlikte yaşadığı köyde mübadelenin hazin öyküleri karşımıza çıkıyor . 1924 yılında Ege'nin iki yakası tarihte örneği görülmemiş zorunlu bir göç dalgasına tanıklık ediyor . Bu süreçte Rum nüfus Girit ve Midilli'ye , adalardan  gelen mübadiller de Yeşilyurt'a yerleştiriliyor .

Köyün parke taşlı sokaklarında kuş sesleri , ağaçların fısıltıları , çiçek kokuları arasında dolaşırken karşınıza çıkan eski rum evleri sizi bulunduğunuz zamandan alıp mübadele öncesi eski zamanlara götürüyor . Şairin dediği gibi :

Ilık bir ses taşırım
Yorulmadan
Sonsuz özlemler büyütürüm yarına
Ben mızıka çalarım
Siz onu duymasanız da 
Mızıkamın içindedir yaşam...( Haydar Ergülen )

Bazı yerler vardır hani anlatılmaz yaşanır . Ruhunuzun bir yanı huzur , diğer yanı hüzün . Orjinaline sadık kalınarak restore edilmiş evlerin mimarisi ruhunuza yerleşen hüznü dağıtıyor . O muhteşem , kendine has ruhu olan kapıların ardında ki avluları , yaşanmışlıkları merak ediyorsun . Kimler geldi , kimler geçti çam , zeytin kokulu , erguvan ağaçlarıyla süslü bu yerlerden . Gitmek mi yoksa kalmak mı zor diye soruyor insan kendine ve ne yazık ki cevabını veremiyor. 

Köy meydanındaki kahvede oturup çayını yudumlarken günü sessizlik içinde dinlemek . Mis gibi gözleme kokusu ; ve kulaklarında Gothe'nin sözleri '' İnsanın bir şeyi öğrenebilmesi için önce o şeyi sevmesi gerekir '' Biz gerçekten doğayı sevebildik mi , açgözlülük olmadan .


Bölge SİT alanı olduğu için yapılaşma izni verilmiyor . Görkemli taş binalar restore edilerek neredeyse yarısı otel  , restoran ve cafe olarak kullanılıyor . Rum ustaların eseri olan meydandaki cami görülmeye değer .

Ege'nin mimarisi bozulmamış bu güzel köyünden Konfüçyus'un sözleriyle ayrılıyoruz '' Uzun bir yolculuk tek bir adımla başlar ''

1 yorum:

  1. Gözlerim kapalı Yeşilyurt’u düşlüyorum...Ege’yi yurt edineceğim galiba!!!

    YanıtlaSil