Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

20 Ekim 2018 Cumartesi

ASSOS - I



Anatole France'ın dediği gibi '' Yol güzelse nereye vardığının ne önemi var '' Hele de o yol sizi büyülü İda Dağının eteklerinde denizle kucaklamışsa . Bazen geçmiş hiç solmasın isteriz ya , işte bu sözün Assos'da anlam kazandığını tüm ruhunuzla hissediyorsunuz .

Yerleşimin Tunç çağına kadar indiği ( M.Ö. 3000-1200 ) bir yerleşim yeri olan Assos ,  tarihinin farklı zaman  dilimlerinde Midilli'den gelen Aidler'den Pers'lere , Büyük İskender'den Roma İmparatorluğu'na kadar pek çok krallığın egemenliği altına girer . Bu arada M.Ö. 478 yılında kurulan Delos Deniz Birliği'ni de değinmeden geçmek olmaz , Phokaia (Foça ), Teos , Pitane ( Çandarlı ) , Miletos gibi o dönemde İzmir çevresinde kurulmuş olan İon ve Aiolia'nın görkemli kentleriyle beraber , Pers işgaline karşı Atina'nın önderliğiyle kurulan birliğin merkezi Delos adası . M.Ö. 404 yılına kadar varlığını sürdüren birlik Sparta ve Atina arasında yapılan Pelepones savaşları sonunda Atina'nın yenilmesiyle dağılır . Bölge 14. yüzyılda Osmanlılar'ın egemenliğine girer .

Assos , Ayvacık ilçesinin Behramkale köyü sınırında bulunan , büyüleyici güzelliğe sahip bir liman kenti. İlk kuruluşundan Osmanlı'ya kadar deniz tarafında süren hayat , daha sonra kara tarafına doğru kayarak zaman içinde Behramkale köyünü doğuruyor . Antik liman Assos'un deniz kıyısı o dönemde oldukça işlek bir konuma sahip . Özellikle Midilli ile olan ilişkilerde . Bugün batık olan o limanın yerine yapılmış olan iskele 1980 yılına kadar palamut ambarı olarak kullanılıyor . 1950 -1960 yılına kadar Assos'un denizden içeriye doğru yaklaşık 50 kilometrelik arka bölgesinin büyük bölümü özel mülkiyet palamut ormanlarıyla kaplıydı . Palamutlar boya ham maddesinde kullanılmak üzere limandan dış ülkelere ihraç edildiği için , bölgedeki yapılar palamutların depolanmasında kullanılıyordu . Yeni buluşlarla palamut sektördeki önemini kaybedince yöre halkı ağaçların büyük bir bölümünü keserek odum kömürü yapımında kullanır . Şu anda ne yazık ki bölgede az miktarda palamut ağacı mevcut . 

Günümüzde eskiden depo olarak kullanılan bu yapılar oteller , lokantalar , kafeler olarak gelen turistlere hizmet vermekte . Sahilde kumsal olmadığı için , denize doğru uzanan lüks iskeleler yapılmış , bu iskelelerden denize girmek mümkün . Liman yazın araba girişine kapalı olduğundan  arabanızı limana 50 metre mesafedeki park yerine bırakabilirsiniz . Otellerin çoğu butik tarzında , bölge SİT alanı olduğu için sadece restorasyona izin veriliyor . 

Tarihi dokuyla denizin iç içe geçtiği , kendinizi geçmiş zamanlarda hissettiğiniz olağanüstü bir liman . Gerçek sevginin ve ölümsüzlüğün gizemi çıkılan bu yolculuklarda değil mi zaten...

Suların tanıdığı bir şiir olmak
Dağların tanıdığı bir iyilik
Bulutların tanıdığı bir rüya
Ve yolların tanıdığı bir yaprak. ( Haydar Ergülen )

Tam bu noktada Anatole France'nin bir sözü geldi yüreğimin bir köşesine yerleşti '' Sırrı olmayan bir şeyin çekiciliği de yoktur '' zamanın durduğu , unutulduğu ayrı bir dünya Assos. Hem denize , hem karaya egemen Akropol 238 metre yükseklikte yer alıyor . 3200 metre uzunluğunda , 20 metre yüksekliğinde surlarla çevrilmiş durumda . 

Akropolün en yüksek noktasına  ( M.Ö. 530 ) yapılan Athena tapınağı mimarlık tarihi açısından önemli bir özelliğe sahip , kabartmalı frizleri ve işçiliğiyle dikkat çekiyor . Arkaik dönemin ilk örneği olan tapınak Dor düzeninde yapılmış olup Anadolu'da tektir . Zeus'un kızı  Athena Kuzey Ege'nin en önemli tanrıçası . Smyrna (İzmir) , Troy (Truva) , Phokaia (Foça)'yla birlikte Assos'un koruyucu tanrıçası olma hakkını Poseidon'la giriştiği yarış sonunda kazanır . Poseidon deniz , atlar ve depremler tanrısıdır . Olimpos tanrılarının gözetiminde yapılan  yarışmada her ikisinden insanlık için yararlı bir hediye istenir . Poseidon topraktan bir at  , Athena ise  zeytin ağacı çıkarır . Ve Athena tanrıça ilan edilir . Yaşayabilmek için sürekli zeytin ağacı görmesi gereken Athena'nın sembollerinden biri de aynı zamanda barışın simgesi olan zeytin dalı . Tüm dinlerde kutsal sayılan zeytin ağacı için çıkarılan kanunlar içinde en bilineni zeytine zarar verenlerin ölümle cezalandırıldığı Solon kanunlarıdır . Biz ise günümüzde egenin o güzelim zeytinliklerini yok edip yazlık sevdalarımızı tatmin etmeye çalıştık .

Athena tapınağının en tepesinde Ege'ye karşı gözlerini kapatıp , ruhunu özgür bırakarak , bugüne bağlanıp kalmış hayatlarımızdan sıyrılıp yüzyıllar öncesinden kopup gelen , kulağına fısıltılar bırakan rüzgarın nağmelerini duyarak , bir elinde zeytin dalı , sanki aradan binyıllar geçmemiş gibi Ege'nin ninnisini dinlemek . Karşıda elini uzatsan yakalayabileceğin  Midilli efsaneleri .

Ve en önemlisi Homeros'un rüyasında dile gelen zeytin ağacının sözleri '' Herkese aitim ve kimseye ait değilim , siz gelmeden önce de burdaydım , siz gittikten sonra da burada olacağım ''






1 yorum:

  1. Yazar;Anadolunun Ege bölgesinin Mitoloji tarihini anlatırken,Homeros'un rüyasında gördüğü zeytin ağacı,bizi derinde etkilemekte... ''Herkese aitim ve kimseye ait değilim , siz gelmeden önce de burdaydım , siz gittikten sonra da burada olacağım ''diyen zeytin ağacının sözü kulaklarımızda çınlamakta...


    YanıtlaSil