Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

17 Aralık 2018 Pazartesi

AYI DERESİ , VALLA ŞELALESİ





Fotoğraf : turistdegilgezgin.com



Milyonlarca yıl içinde meydana gelen jeolojik olaylar sonucu oluşan kanyonları , pınarları ile gizemli Homeros'un İda'sındayız. Trekkingcilerin gözdesi Ayı Deresi mevki ve Valla Kanyonu ile kesişiyor yolumuz . 22 Bin hektarlık bir alanda yer alan Milli Park sınırları içinde ancak rehber eşliğinde gidilebilen , kayalık ve dik  yapıya sahip bir doğa harikası .

Yaprak gibidir insan soyu 
Bir yandan rüzgar bakarsın onları döker yere 
Bir yandan bahar gelir ,
Yenilerini yetiştirir , yeşertir orman 
Böylece soyların biri göçer , biri doğar . ( İlyada )

Homeros'un dediği gibi sonbaharın gelmesiyle dökülen yapraklar  sararan orman , kışın gelmesiyle buz keser . Mitolojide mevsimlerin oluşumu masal tadında farklı öykülerle anlatılır . Bu efsanelerin tamamında tanrı veya tanrıçaların aşkları vardır . Persephone Zeus ile bereket tanrısı Demether'in güzeller güzeli kızı ; ilkbahar ve yaz tanrıçası . Bir gün su kenarında nergisleri toplarken toprak yarılır , siyah atların çektiği arabasıyla yarıktan çıkan yer altı tanrısı Hades , aşık olduğu Persephone'yi krallığına , ölüler diyarına kaçırır. Kızının kaçırılması üzerine hayata küsen Demether , Olympos'dan kaçarak ıssız bir yerde yaşamaya başlayınca toprağın bereketi kaçar . Kıtlık tehlikesi baş gösterir. Bu durum karşısında Zeus devreye girer , Persephone'nin yılın üçte ikisini Demether'in yanında ; üçte birini de kocası Hades'in ülkesinde geçirmesine karar verir . İlkbaharın başlangıcı , yaz Persephone'nin yeryüzüne çıktığı zamanlardır . Demether yeryüzüne baharı getirir , toprak uyanır . Kış ayları ise ayrılığı ve hüznü yansıtır . Hasret doruğa çıkar . Her mevsim ayrı güzellikleri sergileyen Kaz Dağlarının o büyülü dünyasındayız .

Fotoğraf : kazdağları.com



Bizi teslim almak isteyen bu sevgisiz zamanlarda kurtarıcımız olur İda ve sakladığı gizli güzellikler .

Eller günahkar
Diller günahkar
Bir çağ yangını bu bütün 
Dünya günahkar ( Sezen Aksu )

Kuş ve cırcır böceklerinin sohbetine eşlik eden pınarların sesi , çam kokulu havasıyla Ayı Deresi'ndeyiz . Çiçek perisi Flora'nın elinin değdiği rengarenk doğa bize kim olduğumuzu hatırlatıyor . Binyıllar içinde oluşmuş kayalıklar ve bu kayalıkların arasından akan Kırlangıç Pınarı , Ayı Deresi'nin can damarı . Fauna yaban hayatın tüm güzellikleriyle donatmış bu gizemli dünyayı . Coşkuyla akan derelerin sesine karışan rüzgarların uğultuları ninnilerimiz gibi ruhumuzu ele geçiriyor . Ve soruyoruz kendimize kim nasıl kıyar bize bırakılan bu mirasa . Belki zeka tanrıçası Athena imdadımıza yetişerek anlatır bizlere .

Hiç kavga bilmez 
Gülle yaprak
Hiç kıyar mı
Ağaca toprak
Bu kimin oyunu 
İlk kim bozdu
Bu sessiz uyumu 

Fotoğraf : haberler.com


Sezenin o güzel sesi yankılanırken tüm İda'da bizde İkaros gibi uçmak isteriz , bu güzelliklerin üstünde . Belki bizim de yüreğimiz yanar , kıyamayız çocuklarımıza miras bırakacağımız bu güzelliklere . Bir zamanlar Sabahattin Ali'ye ilham kaynağı olan bu coğrafyada çam , meşe ağaçları arasında akan derelerin eşliğinde yol alıyoruz Valla kanyonu ve şelalesine doğru .

Kaz dağlarının en zengin sularına sahip olan Valla kanyonu ve çevresi tertemiz havasıyla bizleri karşılıyor . Işıklar sahilini besleyen derelerine karışan çiçek kokuları arasında benliğimizi doğaya teslim ediyoruz . İda'nın bu gizli cennetinde dinliyoruz doğanın o muhteşem ritmini . 50 Metre yüksekten dökülen şelalenin sesine karışan rüzgarların esintisi ve kuşlar eşliğinde söylüyoruz Ahmet Hamdi Tanpınar'ın dizelerini :

Ne içindeyim zamanın,
Ne de büsbütün dışında 
Yekpare , geniş bir anının 
Parçalanmaz akışında .

Fotoğraf : trthaber.com

Tıpkı toprak ananın uyanışı gibi aydınlanıyor  tüm benliğimiz ; akçam ve meşe ağaçları arasında deniz seviyesinden yaklaşık 1100 metre yüksekte bu dik kayalıklarla çevrili masal dünyasında yeni bir sayfa açıyoruz hayatımızda . İçinde sevginin , dostluğun ve doğaya vefanın olduğu yeni bir sayfa . Zeytinli çayını oluşturan beş dereden  biri olan Valla deresi , üzerinde aynı adı taşıyan şelale ve şelalenin sularının oluşturduğu gölet . Tüm körfez kıyıları bu vadilerden gelen temiz hava ve sularla besleniyor . Ve biz şelalenin etrafında doğanın tüm renkleri , kuşlar , cırcır böcekleriyle birlikte söylüyoruz Sezen'in o güzel şarkısını :

Hayat kadere inat 
Seni sil baştan yaşayacağım 
Ahdım olsun .

Hoşça kal Ayı deresi , Valla şelalesi , hoşça kal büyülü İda . Ankara'dan kucak dolusu sevgiler .







9 Aralık 2018 Pazar

AĞLAYAN ŞELALE AFODİT'İN GÖZYAŞLARI




Fotoğraf : Wikimapia


Bu sevgisiz zamanlarda sessiz çığlığa dönüştüğü zaman sesimiz anlarız gitme vakti geldiğini . Ruhumuz İda'yla Ağlayan Şelale ile buluşur . Tıpkı  Afrodit'in sığındığı gibi sığınırız o büyülü dünyaya . Bir zamanlar Edremit'te yaşayan Sabahattin Ali'nin dizeleri , Nükhet Duru'nun o güzel sesiyle eşlik eder bizlere :

Seneler sürer her günüm 
Sensiz gitmekten yorgunum 
Zannetme sana dargınım 
Ben gene sana vurgunum .

Yaşadığımız kentlerde biriktirdiğimiz onca anıya rağmen , paylaşacak bir şeyimiz kalmadığında kaçış zamanıdır artık . Tarih öncesi zamanla günümüz arasında köprü kurarak bize sevgiyi anlatan İda'nın kollarına sığınma zamanı . Ağlayan Şelale diğer adıyla Afrodit'in göz yaşları . Asırlık çam , çınar , söğüt ağaçları ; 3 -4 metre yüksekten dökülen suların sesine karışan kuş ve çekirgelerin şarkıları . Antik dönemlerden gelen Orfe 'de elinde liriyle ve Şenay o güzel sesiyle eşlik ediyor bu cümbüşe :

Bütün dünya buna inansa 
Bir inansa 
Hayat bayram olsa 
İnsanlar el ele tutuşsa 
Birlik olsa 
Uzansak sonsuza 

Fotoğraf : Mitolojik Efsaneler 


Bu yemyeşil vadide doğanın sesini dinlerken masal gibi bizlere anlatıyor huzur perisi Oinone , Afrodit'le Adonis'in aşkını . Mavi denizlerin köpüğünden doğan aşk ve güzellik tanrıçası Afrodit , görür görmez aşık olur yakışıklı Adonis'e ve onu yetiştirmesi için yer altı tanrıçası Persephone'ye emanet eder . Ama efsane bu ya , Persephone'de sevdalanır ve geri vermek istemez Adonis'i . İki tanrıça arasında çıkan kavgada Zeus kararını verir . Yılın ilk yarısında  ilkbahar , yaz  aylarında Afodit'le ; diğer yarısı olan sonbahar ve kış aylarında Persephone'yle kalacaktır . Ama zaman geçtikçe bu anlaşma bozulur ; yılın sekiz ayını Afrodit'le , dört ayını Persephone'yle geçirmeye başlar Adonis . Bu duruma sinirlenen yer altı tanrıçası , Afrodit'e aşık olan savaş tanrısı Ares'den yardım ister . Ares'in intikamı acımasızdır . Afrodit'le ava çıkan Adonis , yaban domuzu kılığına giren Ares tarafından öldürülür . Adonis'in kanının aktığı yerde Anemonlar (Manisa laleleri ) biter . Afodit'in ayağına batan dikenler nedeniyle beyaz güller kırmızıya boyanır , günümüzde aşkın simgesi olan kırmızı güller çıkar . Adonis'in ölümüne çok üzülen Afrodit'in sığınağı olur İda ; ve burada tutar yasını . Döktüğü göz yaşlarından oluşur Ağlayan Şelale .

Fotoğraf : Wikimapia


Kuşların dilini öğretin bana 
Çiçeklerin dilini 
Özlemlerin , eylüllerin , gurbetlerin 
Akarsuların ve zamanın 
Ateşi sönmeyen zamansızlığın 
Bir de .

Geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz Refik Durbaş'ın o güzel dizelerini taşıyor rüzgar tanrıçası Alkyone , bir anne eli şefkatiyle okşuyor ruhumuzu .

Çam ve çınar ağaçlarının rengarenk uzun köklerinden akan suların melodileri eşliğinde yılların içimizde biriktirdiği hatıralardan oluşan tortuları atmaya çalışıyoruz . Kökler ki ne çok şey anlatır bizlere . Dayanışmanın , sevginin ve kardeşliğin en güzel örneğidir o kökler . Onlar aracılığıyla birbirlerine yardım eder , aralarındaki güçsüzleri gene o köklerle beslerler . Ve birbirleriyle gene o kökler aracılığıyla konuşur ağaçlar . Homeros'un bin pınarlı İda'sında öğreniriz dostluğu ve vefayı . 

Kiraz ve kamıştan kavalımızın 
Sesleri 
Dağılıyor havadan ( Onat Kutlar )

Havada kuşların düeti ve Pan'ın ezgileri .Ve bizler   yüzyıllar içinde oluşan bu cennet köşede aradığımız ışığı buluruz , aynı ışığa koşan kelebekler gibi .

Günümüzü Altınoluk Çam mahallesinde ki meydanda tamamlıyoruz . Işıklar sahili tüm güzelliğiyle karşımızda . Hoşça kal Ağlayan Şelale , hoşça kal Afrodit . Ankara'dan kucak dolusu sevgiler .

5 Aralık 2018 Çarşamba

BİR ANKARA MASALI III





Fotoğraf : kansudan.blogspot.com


Narlı Altınoluk'un  sessiz , huzurlu dünyasından tekrar Ankara'ya dönme zamanı . Sezen'in o güzel Nazan Öncel şarkısı dilimizde  :

Bir avuntu , biraz keder 
Böyle bize neler oldu 
Bu ayrılık bir de hasret
Çekilmez oldu .

Bir Ankara sabahında işe yetişme telaşındaki insanların mutsuz yüzlerine bakıyoruz . Biraz tebessüm , biraz huzur arıyoruz o yüzlerde . İçinde sevgiyi yitirmiş gözler karşılıyor bizi . Ve soruyoruz kendimize bize neler oldu diye . Artık yaşadığımız , içinde anılar biriktirdiğimiz kentlerimizi tanıyamaz olduk . Onat Kutlar'ın o güzel şiiri geliyor aklımıza :

Akşam üstü oturdum yol kıyısına 
Düşündüm 
Ne kalacak bizden geriye .
Balkan yaylasından ve bozkırlardan 
Kaf dağlarından giden şu bulut 
Sonsuz mevsimlerle esmerleşen 
Şu toprak ve derin çınar ağacı 
Biz yokken de vardı .

Kim bilir belki de en güzeli hiç bir iz bırakmadan çekip gitmekti , tıpkı göçmen kuşlar gibi . Yaşadığımız mekanların anıları içinde güzellikleri barındırsa da acı verir insana . Hani bir söz vardır  tarihi bilmek insanı yalnızlaştırır diye . Doğrudur , çünkü geçmişteki o yıkımların üstüne sevgi ve kardeşlikten beslenen bir yaşam kuramamıştır insanoğlu . Büyük kentlerde insanları saran yalnızlık duygusu da bu nedenle ruhlarımıza işler . Doğaya kaçmak isteriz , herkesin zihninde emeklilik sonrası bir sahil kasabasına yerleşmek hayali vardır . Onat Kutlar'ın sözleri gene zihnimizde '' Beni yüreğinin üstüne bir mühür gibi koy . Çünkü ölümden daha güçlü bir sevgiye ihtiyacım var . Geçmişin selvi ağaçlarından , sönen yıldızın ışığından , köşeyi dönerek kaybolan gençlikten kurtulmaya ihtiyacım var . Bir insan elinin sıcaklığına '' Biz o sıcaklıkları yitireli yıllar oldu .

Fotoğraf :kansudan.blogspot.com .



Ankara sokaklarındaki yolculuğumuza Hisarönü'ndeki eski cumhuriyet apartmanlarıyla devam ediyoruz . Cumhuriyetin kuruluşu sonrasında siyasi tarihimizdeki önemli isimlere ev sahipliği yapan bölgenin hikayesi , tıpkı bir zamanların görkemli mahallesi Hisarönü gibi tarihin tozlu sayfaları arasında yerini aldı . 1916 yangınında küle dönen Konya Sokak ve çevresi . Bugün küçük iş yerleriyle çevrili bu bölgede Çantacılar Sokaktayız . Eski adıyla Nilüfer Sokak ve sokağın 1930 yılında yapılmaya başlanan cumhuriyetle yaşıt apartmanları . Eski CHP genel sekreteri Nafi Atuf Kansu'nun Arda apartmanın önündeyiz . Bir zamanlar giriş katında sevgili gök kuşağım Zeynep Sanac'ın dedesi kimyager Hicabi Kuşakçıoğlu'nun oturduğu , terasıyla birlikte dört katlı bu bina nelere tanıklık etmemiş ki . İlkokul yıllarına burada başlayan Hicabi Bey'in kızı Sn . Esin Sanac 'dan bu güzel anıları dinlerken duygulanmamak elde değil . Sümerbank'ın endüstri bölümünde kimyager olan Hicabi bey 1958 'de genç yaşta vefat edene kadar neler sığdırmamış ki o kısacık yaşamına . Bugün artık tarihin sayfalarına gömülmüş Sivas Çimento 'dan Türkiye'nin ilk marketler zinciri olan Gima'nın kuruluşuna kadar farklı çalışmalara imzasını atmış . Tıpkı masal gibi geçen bir ömür Esin hanımınki . Arda Apartmanında geçen çocukluk yıllarının ayrı bir yeri var yaşamında . Kimler yok ki o yıllarda bu sokakta : Kansu'lardan bir üst katlarında oturan 1950'li yılların Merkez Bankası Başkanı Mustafa Nail Gidel'e ; Kansu'ları ziyarete gelen İnönü'ye kadar önemli isimleri barındırmış bu tarihi mahalle . Arda Apartmanın arka bahçe bitişiğinde yer alan Köy Enstitülerinin  kurucusu döneminin İlk Ögretim  Müdürü İsmail Hakkı Tonguç'un müstakil evi , tam karşısında cumhuriyetin onuncu yılı olan 1933'de yapılan Onuncu Yıl Apartmanı . Şimdi iş hanı olan Nilüfer Sokakla Hisar Caddesinin kesiştiği yerde Kale Apartmanı . 

Ay karanlık hep karanlık yüzü bize döner oldu
Bir ihtimal daha vardı felaket oldu
Gitme gitme gitme kal bu şehirde 
Gitme gitme yazık olur bize .
Fotoğraf : kansudan.blogspot.com



Tıpkı Sezen'in şarkısında söylediği gibi yazık oldu bu güzel Ankara sokaklarına . Bir zamanlar bestekar Şerif İçli , Prof .Dr.Rasim Adasal'ıda ağırlayan Nilüfer Sokak ve çevresi artık Çantacılar Sokak olarak yoluna devam esiyor . Tarihiyle bizi zamanda yolculuğa  çıkaran bu mahalle , komşusu Antik Roma Tiyatrosu ile bize hayatın devamlılığını anlatıyor .

Ankara'nın bu puslu havasında bizi büyük kentlerin o sıkışmışlık duygusundan kurtaran bir film yetişiyor imdadımıza . Sevgili dostum ,  eleştirmenim Nilgün Camcıoğlu ile gittiğimiz Bizi Hatırla ; Sevgiyi ve dostluğu anlatan , bize duygu dolu anlar yaşatan bir Çağan Irmak filmi . 

Ankara : Benim şiirim
İstanbul : Herkesin şiiri 

Haydar Ergülen 'in dediği gibi Ankara her şeye rağmen benim şiirim . Yüreğimin bir köşesinde sakladığım Narlı Altınoluk'a kucak dolusu sevgiler ...

2 Aralık 2018 Pazar

NARLI KÖYÜ ALTINOLUK





Narlı

Bazı zamanlar vardır , bedenimizin ruhumuza dar geldiği anlardır o zamanlar . Altınoluk Narlı köyü ve Gürleyik Şelalesi ; ruhumuzu yıkamak için çıktığımız bu içsel yolculukta  Kaz dağlarının eteklerinde körfez kıyılarında kesişiyor yolumuz Narlı'yla . Nazan Öncel'in o güzel sesi eşlik ediyor bizlere :

Söyleyin yarime baharları beklesin 
Söğüdün dalları bugün eğilmesin 
Beni geçirmeye kardeşim gelmesin 
Annesinin bir tanesini kimseler üzmesin .

Bir sevdaya dönüşen Kaz dağları , mitleri , efsaneleri ve o huzur dolu köyleri . Körfeze hakim tepeden , Narlı'dan seyrediyoruz önümüzde uzayıp giden muhteşem manzarayı . Karşıda Ayvalık adaları , Midilli ve körfezin mavilikleri . Asırlık zeytinliklerin ve çam ormanlarının arasında manzaranın keyfini çıkarırken duyuyoruz o sesi : rüzgarın tanrıçası Alkyone'nin Antik Çağlardan günümüze taşıdığı Homeros'un sözleri :

Sımsıcak oldu Menelaos'un yüreği
Hasat olgunlaşıp , tarlalar dalga dalga 
Sallandığı zaman bir o yana , bir bu yana 
Nasıl erirse başaklar göğsünde çiy taneleri 
Öyle eridi Menelaos'un göğsünde yüreği . ( İlyada )

Bir yanımız Kaz dağlarının o muhteşem doğası , efsaneleri ; bir yanımız körfezin masmavi suları ve kumsalları . Homeros'un dediği gibi yürek mi dayanır buna , sevdalanmaz mı insan Narlı'ya .

Sokaklarında kısa bir tarih turuna çıkıyoruz . Antik Çağda Mysia olarak adlandırılan bölgeden kimler geldi , kimler geçti . Mübadeleye kadar bir Rum köyü olan Narlı'da 1905 yılında 480 Rum nüfus yaşamaktaydı . Zamanında Ayios Dimitrios kilisesine de ev sahipliği yapan köye mübadele sonrası Girit ve Rumeli'den gelenler yerleştirilir . Restore edilmeyi bekleyen eski Rum evleri bizi geçmişe götürüyor . Sokaklara taşan  hüzünleri , sevinçleri ve sevdaları düşünüyoruz . Homeros'un Odysseia'dan sesini taşıyor tanrıça Alkyone  Narlı'nın semalarına '' Benim hainliğim yoktur ; göğsümdeki yürek demirden değildir , onda ancak  şefkat vardır '' İçinde sevgi ve kardeşliğin olduğu bir dünya dilemekten başka ne gelir elimizden .

Havada İda'nın , zeytin ve çam ağaçlarının kokusu . Sessizliği kuş cıvıltılarıyla bozulan bu muhteşem diyarda çayımızı yudumlarken kitapların dünyasına dalmak . Her yanımız huzur ve doğanın sesi . İnsan başka ne ister .

Fotoğraf : yoldaolmak.com 


Bin pınarlı İda dağında Gürleyik Şelalesine doğru yola çıkma vakti . Mıhlıçayın can damarı olan şelaleye gelmeden önce Roma döneminden kalan Başdeğirmen köprüsünden asırlık çınar , çam , zeytin ağaçlarının çevirdiği Mıhlıçayı seyretmek . Bir zamanlar Troia'ya giden antik yolun tek geçiş noktası olan köprünün üstünden kim bilir kimler gelip geçti . O köprüler ki bin yılların tahribatına rağmen ayakta kalıp , bize hayatın devamlılığını anlatır . Bir yanımızda adına tapınaklar inşa edilmiş olan çiçeklerin ve baharın tanrıçası Flora , diğer yanımızda onun ikiz kardeşi yaban ve hayvanların tanrıçası Fauna . Havada çam ve kekik kokuları , ruhumuzda Homeros'un İlyada'daki sözleri '' Sen şimdi düşünde söyle ; canımı sana emanet edebilir miyim ? '' Canımızı emanet edip , ruhumuzu yıkayabileceğimiz efsanevi Kaz dağları .Köprünün tam karşısında Rumlardan kalan restore edilmiş Başdeğirmen .

Fotoğraf : İsmail Kahraman 
Bin yıllardır Adatepe ve Narlı köyü arasında yer alan derin vadilerde akan Gürleyik Şelalesi . Kaz dağlarının en önemli eko sistemlerini bağrında barındıran Milli Park içinde yer alır şelale . 

Karlar erir de seller nasıl akarsa dağlardan 
Oyuk bir yarın dibinden kaynayan gür suları 
İki dağ arasında birleşirse nasıl ,
Uzakta bir çoban uğultuları dinler hani ,
İşte , girdi karıştı böylece 
İnsanların korkuları , gürültüleri . ( İlyada - Homeros ) Tıpkı insanların korkuları gibi , belki de Gürleyek'de kendini korumak için sakladı güzelliğini derin vadiler arasına . Yüzyıllar içinde özgürce akan su zaman içinde üç katlı bir görünüm oluşturmuş . Etrafı kardelenlerle bezeli göletinde soğuk sularında yüzüp , suların , kuşların ve doğanın sesini dinlemek . Doğayla tekrar barışmak için bu güzellikleri korumak dileğiyle , Narlı Altınoluk'a Ankara 'dan kucak dolusu sevgiler .