![]() |
Fotoğraf : mapio.net |
İda'nın eteklerinde gizemli ormanları , şelaleleri , ırmakları ve dinlemesine doyum olmayan efsaneleriyle ünlü ışıklar sahilinde , Altınoluk'dayız . Bu içsel yolculukta yıldızlara uğurladığımız Barış Akarsu'nun o güzel sesi eşlik ediyor bizlere :
Yabancısın buralara , nerelerden geliyorsun
Otur dinlen baş ucuma belli ki çok yorulmuşsun
Bana esmeyi anlat , bana sevmeyi anlat .
Tıpkı şarkıdaki gibi yabancıyız buralara , buradaki huzura . Uzaklardan , büyük kentlerin kargaşasından , sıkışıp kaldığımız sevgiyi unutmuş diyarlardan geliyoruz . Çam mahallesi eski Papazlıkta , bugüne kadar 26 dilde okunmuş Homeros'un ışıklar sahilinde arıyoruz gerçek sevgiyi .Tarihi boyunca farklı uygarlıklara ev sahipliği yapmış , yeşille mavinin buluştuğu bu bilge topraklara emanet ediyoruz ruhumuzu .
'' Anacığım , beni ağlatma , göğsümdeki yüreğime dokunacak söz söyleme : Ölümden kurtulup geldim işte - Odysseia - Homeros ''
![]() |
Fotoğraf : izlerveyansimalar.blogspot.com |
Eski Papazlıkta ulu çınar ağaçlarının altında yudumluyoruz kahvelerimizi . Tam karşımızda körfez tüm güzelliği ile uzanıyor . Ruhumuzu özgür bırakarak bu eşsiz manzaranın tüm benliğimizi ele geçirmesine izin veriyoruz. Van Gogh'un tablolarındaki gibi önümüzde açılan bu büyülü renkler arasında kayboluyoruz . İlahi bir gücün fırçaları değmişçesine mavinin ve yeşilin ahengi serili önümüzde . Zamanda yolculuğa çıkar gibi parke taşlı sokaklarında , eski Rum evleri arasında dolaşırken rüzgarlar İda'nın doruklarından taşıyor Tuncel Kurtiz'in o güzel dizelerini :
Var gücünle asıl sükunetime
Çığlığım kopsun
Uzat ellerini güneşe dokun
Uyandır uykusundan
Tut yüreğimden ustam tut
Tut beni , sür sürgüne .
![]() |
Fotoğraf : izlerveyansimalar.blogspot.com |
Asırlık çınar ağaçlarının arasından süzülüp ruhumuza dolan güneş , havada zeytin ağaçlarının kokusu , yamaçlara sırtını dayamış tarih kokan evlerin hikayesi . Şimdi hatırlayamadığımız bir yazıda okumuştuk çok güzel bir cümleydi '' Çamaşırlarımızı aynı güneşte kurutuyoruz , biz kardeşiz '' Gerçekten neyi paylaşamamıştık bu güneşin altında . Hırs , öfke ve nefretlerine yenik düşüp sevgiyi ve merhameti ne zaman unutmuştu insanlık . Tıpkı Suç ve Ceza'da Raskolnikov'un Sonya'nın önünde yere diz çöküp '' Senin önünde yere kapanmadım , insanlığın çektiği acıların önünde yere kapandım '' dediği gibi bizde bu hoyrat ve sevgisiz dünyada yaşanan onca acı karşısında bu eski tarihi evlerin önünde kapanıyoruz yere . Oysa rüzgar tanrıçası Alkyone çok uzaklardan taşıyor sonu mutlulukla biten masalları . Zeytin ağaçlarının kokusuna kuşların şarkılarının eşlik ettiği bu güzel köyde dinliyoruz o güzel masalları . Çam mahallesinden Mehmet Güreli'nin o unutulmaz şarkısı eşliğinde Narlı köyüne gitmek üzere ayrılıyoruz :
Bulut geçti
Göz yaşları kaldı çimende
Gül rengi şarap
İçilmez mi böyle günde .
![]() |
Fotoğraf : balikesir.com |
Bir insan görmeden aşık olabilir mi , ruhunda o güzelliği ve huzuru orada yaşıyormuşçasına hissedebilir mi ? Sanki geçmiş yaşamlarımızdan süzülüp gelmişçesine tanıdık Narlı'nın sokakları , havada dolaşan rüzgarın fısıltıları . Binlerce yıldır nice uygarlıkları bağrında barındırmış Anadolu 'nun evrensel dili bu coğrafyada da bizi sarıp sarmalar . Sevdalar , savaşlar , efsanelere dair ne varsa barındırır bağrında . Yaşanan acılar kadar sonu mutlulukla biten hayatlar da yer alır bu masal gibi yaşamların içinde .
![]() |
Fotoğraf : neredekal.com |
Çanakkale - İzmir yolu üzerinde , Kaz dağlarının eteklerinde asırlık ağaçların , çam ormanlarının arasında seyrediyoruz önümüzde uzayıp giden muhteşem manzarayı : Bir yanda Midilli , Ayvalık adaları diğer yanda uzayıp giden körfezin mavi suları . Burhan Sönmez bu etkileyici manzara eşliğinde sesleniyor bizlere '' Yeniden gülmeye başladık , insan bir sarhoşken , birde gülerken geleceği unutur , hayatı umursamazdı . Acı çekerken zamanın durması gibi , gülerken de zaman dururdu . Geçmiş ve gelecek silinir , an denen sonsuzluk kalırdı - İstanbul İstanbul '' Narlı sokaklarını dolaşırken bu satırları düşünüyoruz . Bu masal diyarında zamanı durdurup , geçmişi ve geleceği unutarak sadece anı yaşıyoruz . Dağların kokusu , rüzgarın tatlı nağmeleri , ağaçların ve kuşların düeti eşlik ediyor bizlere .
Ve Körfezin mavi sularıyla güneşin tüm renklerinin buluşma anı : Gün batımı . Gökyüzünün tüm kapıları açılıyor önümüzde , Van Gogh'un o güzel sözleriyle rüyalar alemine yolculuk zamanı '' Resmimi hayal ediyorum ve sonra hayalimi boyuyorum ''
![]() |
Fotoğraf : onedio.com |
Gün batışının ardından gelen Narlı geceleri , elimizi uzatsak yakalayacağımız yıldızlar , özlemler , hüzünler bütün yoğunluğuyla ruhumuzda .Tıpkı Van Gogh'un dediği gibi '' Hiç bir şeyi net olarak bilmiyorum , ama yıldızlara bakmak düş kurmamı sağlıyor '' Karşımızda Midilli , Ayvalık adaları ve körfezin bize göz kırpan ışıltıları .
Ferhat Göçer'in o güzel şarkısı eşlik ediyor gecenin seslerine:
Şimdi eşim dostum beni hastayım sanıyor
Yastayım hiç kimse bilmiyor .
15 . Yüzyıldan getiriyor gök tanrıçası Uranus özlem ve göç temalı bu güzel ezgileri .Kim bilir belki başka bir zamanda , başka bir boyutta yakalarız sevgiyi dostluğu . Tıpkı şarkıdaki gibi '' Bu kez sana söyleyecek ne çok şey vardı '' Hoşça kal Narlı , gitsek bile ruhumuz sana emanet . Sevgiyle kal .
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder