Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

30 Temmuz 2019 Salı

EFES ANTIK KENTİ III



Fotoğraf: www.bing.com 
Efes Celsus kütüphanesini büyük tiyatroya bağlayan mermer caddede gezimize devam ediyoruz . Yolun batı kısmında mermer blok üstüne çizilmiş kadın yüzü , ayağı ve okla delinmiş kalp betimlemesi bizi , köle ve gayrı meşru doğmuş kadınların bedenlerinin satıldığı zamanın genel evine götürüyor .

Celsus kütüphanesinin karşısında üç evden oluşan yapı topluluğunun ortasında , M.S.I.Yüzyılda imparator Trajan döneminde yapılan iki katlı genel ev yer alır . Ana koridor ve bu koridora açılan odalardan oluşan yapı kentin koruyucu tanrısı Aphrodita'ya adanmış . Ev Kuretler caddesi ve Mermer caddeden iki girişinin dışında Skolastika hamamı ve Celsus kütüphanesine de gizli geçitlerle bağlanıyor . Efsaneye göre evin sahibi olan hanım Celsus kütüphanesine önemli bir bağışta bulunarak bu gizli geçidin yapılmasını sağlamış .

Aşk evinin en önemli müşterileri bir liman kenti olması nedeniyle Efes'e gelen gemiciler olsa da , Efes'in soylu erkekleri de kütüphane ve hamamdaki gizli geçitleri kullanarak bu eve geçerlerdi . Duvarları içinde soğutma ve ısıtma sisteminin yer aldığı evin tabanı dört mevsimin işlendiği mozaiklerle , duvarları ise burada çalışan kadınların resimlerinden oluşan fresklerle kaplıydı .
Fotoğraf : Efes Müzesi Aphrodite heykeli

Bugün Efes Müzesinde sergilenen tanrı Bes yani Priapos'un heykeli de bu evde bulundu . Tanrı Dyonissos'la Aphrodit'in oğlu bereket tanrısı Priapos . Başlangıçta Çanakkale bölgesi tanrısı olsa da daha sonra Yunanistan'dan İtalya ve İskenderiye'ye kadar farklı şekillerde çıkar karşımıza . Gelen müşteriler hemen girişte yer alan Aphrodite heykelinin önünde kısa bir ritüelden sonra içeri girerlerdi .

Bu insan başları sıra sıra
Bu kalabalık
Camlardaki bu sürekli kalabalık
Tenime yabancılaştım,etime
Acıma , sevincime insan yanıma
Kendime yabancılaştım . ( Şükrü Erbaş )

Evlerin içinde yorgun , çilekeş , ruhları yaralı kadınların dramı , satılan bedenler .

Antik Çağdan günümüze kadar meta olarak kullanılan , alınıp satılan kadın bedenleri :KUTSAL FAHİŞELİK . Ve bunun karşılığı elde edilen gelirin tapınaklara aktarılması . Sümer dilinde yazılmış destanda rastlarız bu kutsallığa . '' Şefkatli bir fahişeyim ben . Tanrıça İştar .'' Toprağın verimi ve bereketini arttırmak için kullanılan kadın bedenleri Antik Yunan'dan Mısır'a , Hindistan'dan Çin'e , Babil'den Sümerler'e , Mayalar'dan İnkalar'a kadar tüm uygarlıklarda yerini alır .

Solon heykeli,  Amerikan Kongresi Kütüphanesi,
Thomas Jefferson Binası.
Heykeltraş; Frederick Wellington Ruckstull.


Tarihte bilinen ilk genelev ,  M.Ö.VI.yüzyılda  M.Ö. 640 - 560 yılları arasında yaşadığı tahmin edilen şair , aynı zamanda Atina'da demokrasinin temelini atan devlet adamı Solon tarafından açılır . Gene M.Ö.384 - 322 yıllarında yaşamış Atina'lı ünlü politikacı Demosthenes'in sözleri tıpkı Solon gibi geçmişten günümüze kadınlara ataerkil bakış açısını çarpıcı bir şekilde özetler .

Antik dünyada fahişelerde kendi içlerinde guruplara ayrılıyorlardı . Yunan'lılarda en üst sınıfta iyi eğitimli , esprili , zeki kadınlardan oluşan hetairesler vardı . Bunlar kendi paralarını yönetebilir , sokakta dolaşabilirlerdi .Orta sınıfa hizmet eden Auletridesler soyluların dışındakilerle birlikte olabilir , en alt sınıftakilerin mahrum olduğu haklardan yararlanabilirlerdi . En alt sınıfta dikteriadesler bulunurdu . Bu kadınların kutsal alanlara girmeleri , güneş doğmadan sokağa çıkmaları yasaktı . Halkın en alt tabakasına hizmet eden yetim ve kölelerden oluşan  bu insanlar özel üniforma giymek , saçlarını sarıya boyatmak veya sarı peruk takmak zorundaydılar . Antik Roma'da fahişeler sınıflara ayrılmasalar da farklı isimlerle anılırlardı .Onlarda saçlarını sarıya boyatmak ve erkek togası giymek zorundaydılar . 

Saçlarım o eski güzelliğini 
Çoktan yitirdi
Şimdi yalnız bilmem neden 
Zaman zaman yüzüme vuran 
Bir utancı perdeliyor sadece . ( Şükrü Erbaş )

Roma genelevi bozuk parası Fotoğraf:nereye.com.tr

Görkemli yaşamları , tapınakları , yamaç evleri , tiyatrolarıyla bir döneme damga vurmuş Efes aynı zamanda köle ticaretinin merkezi konumundaydı . Gözlerimizi kapatıp o çağlara geri dönüyoruz : Köle pazarlarında satılan kadınların , çocukların arasında dolaşıyor ruhumuz . Korsanlar tarafından kaçırılan , tıpkı Troyada olduğu gibi şehirleri yağma edilip yakılırken kendileri köle olarak getirilip satılan kadınlar ; ya da gayrı meşru doğduğu için sokağa terk edilen çocuklar . Yaşadığımız çağda da  ne kadar tanıdık geliyor bizlere değil mi . Ne yazık ki geçmişten günümüze değişmeyen tek şey : Kadın , çocuk bedeni ticareti . Ve Antik Şairin dediği gibi istismar edilen bu bahtsız insanların parmak izlerine değiyor ruhumuz . 

Yağmuru kim döküyor 
Ünzile kaç koyun ediyor
Dayaktan uslanalı
Hiç bir şey sormuyor .

Sezen'in o buğulu sesi tüm ruhumuzu esir alıyor .İsimsiz , kimsesiz , toplumdan dışladığımız , karşılaştığımızda bir gülümsemeyi esirgediğimiz kadınlar . 

Antik Roma , Yunan kentlerinde önemli bir gelir kaynağı olan bu evler Efes'te de aynı kölelik gibi kabul görüp , toplumsal ve hukuki olarak benimsenmiştir . Çoğu toprak altında kalmış bu suskun kentlerin bize anlattığı ne çok şey var aslında . Daha mutlu , sevgi dolu bir dünyada yaşayabilmemiz onların dilini anlamaktan geçmiyor mu ? Efes aşk evinden yola çıkıp geçmişten günümüze kadına bakış açımızı değiştirerek , erkek şiddetinden arındırılmış bir dünyada yaşamak. 

Varmadan sekizine 
Ergin oldu Ünzile 
Hem çocuk hem de kadın
on ikisinde ana
Bir gül gibi al ve narin
Bir su gibi saydam ve sakin
Susar kadın Ünzile .

Kadına şiddetin , çocuk gelinlerin , kadın ve çocuk bedeni ticaretinin olmadığı bir dünya dileğiyle ayrılıyoruz Efes'den . Ankara'dan kucak dolusu sevgiler .


Kaynaklar :

Arkeopolis .
Yeni Papirüs
Nereye .com
Hüseyin Kılıç Antik Çağdan günümüze batıda kadın ve cinsellik.
N.Roberts Batı tarihinde fahişeler .
Efes ve diğer İon kentleri - Uranus gezi rehberi . ( Antik Kentler 2 )

7 Temmuz 2019 Pazar

SEVDAYA DAİR: KADIN VE GÜZELLİK

SEVDAYA DAİR: KADIN VE GÜZELLİK: Botticelli - Venüs'ün doğuşu Güzellik ve o güzelliği öne çıkarma dürtüsü zamanın ruhuna ve yaşanılan toplumun geleneklerine g...

SEVDAYA DAİR: DÖVMENİN TARİHİNE YOLCULUK

SEVDAYA DAİR: DÖVMENİN TARİHİNE YOLCULUK: Altaylarda bulunan , M.Ö.5-3. yüzyıllara ait buz prensesinin dövmesi. Kafatasının ölçülerine göre portre düzenlenmiş. Geçmişten ...

30 Mart 2019 Cumartesi

ANTANDROS



Fotoğraf : Altinolukrehberi.com
Antik yazarların kuruluşunu farklı kökenlere dayandırdıkları Altınoluk'un 2.5 kilometre doğusunda yer alan Antandros'tayız . '' Uzakta bir ışık görür görmez işte benim ateşim bu ışık içinde dedim . Ve benim ışığım bu kıyılarda '' Kim bilir döneminin ünlü şairlerinden Ovidius'un dediği gibi bizim yani insanlığın ışığı da çoğu toprak altında kalmış suskun kentlerin bağrında barındırdığı bu gizemde saklıdır .

''Gençler tezgaha yaklaşıyor , kadife örtüye dokunuyor , kitabı incelemekten sakınarak bir sınırda duruyorlar . Bir kitabı güzel kılan diyor sahaf , ondaki duygunun başka hiçbir kitaptan  elde edilememesidir . Güzel kitaplar bu yüzden birbiriyle kıyaslanamaz .'' ( Burhan Sönmez - Labirent ) Antik Kentlerde değerli kitaplar gibidir . Bulunan arkeolojik eserler bize bir yandan hayatın devamlılığını , kültürlerin geçiş genliğini anlatırken , diğer yandan dönemin politik , sosyal ve kültürel hayatı hakkında bilgi verir.

Antandros'da yapılan arkeolojik kazılarda ele geçen buluntular kentin tarihinin M.Ö.7-8 . yüzyıla kadar dayandığını gösterir . Antik limanı , İda'nın kerestelerinden gemi yapılan tersaneleriyle döneminin önemli kentlerinden biridir. Mysia bölgesi ( Bugünkü Balıkesir ve çevresi ) ile Aiolis 'i ( Edremit Körfezi'nden Foça'ya kadar)  Troia'ya bağlayan yolu kontrol eden bir konumda olması , uzun deniz savaşlarının yaşandığı zamanlarda Antandros'a ayrı bir üstünlük kazandırıyordu .

Fotoğraf : anadolugezgini.wordpress.com


Kazı alanının girişinde , 800 yıllık bilge zeytin ağacının altında oturuyoruz .Candan Erçetin'in o güzel sesi ruhumuzda :

Geri döndüren gördün mü geçmişi
Boşa soldurdun o nazlı gençliği
Bir avuç toprak için yor kendini
Dünyada ölümden başkası yalan .

Kimler gelip geçmemiş ki bu topraklardan : Kimmerlerden Perslere , Spartalılardan Atinalılara , Lesboslulardan Romalılara kadar farklı uygarlıklarla tanışmış ; yıkımlara savaşlara sahne olmuş . İşte tam altında soluklandığımız şu bilge zeytin ağacı da 800 yıl boyunca yaşananlara tanıklık etmiş , geçmiş zamanlardaki sevinçleri , hüzünleri o yorgun gövdesinde saklamış . Anatole France'nin Kırmızı Zambak'da söyledikleri aklımıza geliyor '' Sizin bulunmadığınız bu kentte gördüğüm tek şey sizsiniz . '' Bizde terk edilmiş bu antik kentte üç güzeller yarışmasını izliyoruz.

Fotoğraf : Paris Louvre müzesi


Strabon'a göre '' İç kısımda Antandros bulunur , bunun yukarısında da Paris'in hakemlik yaptığı söylenen Aleksandreia dağı vardır '' Bilge ağacın gölgesinde Troya savaşlarına yol açan mitolojideki güzellik yarışmasını seyrediyoruz . Üç tanrıça arasındaki yarışmaya son noktayı koyma görevi verilen Troya kralı Priamos'un oğlu Paris , kendisine güzelliği dillere destan Helene'nin aşkını teklif eden Aphrodite'yi , bu dağda yarışmanın birincisi olarak seçerken Troya savaşlarına giden yolu da açmış olur .
Milattan önceki zamanlarda Zeus'un sunağından izlediği Troya savaşları ve Troya'nın hazin sonu .

Ey bir zamanlar ulu olan , şimdi 
Barbarlar arasında nefes alan Troya ,
Kısa sürede ünlü adını yitireceksin .
Seni ateşe verdiler , bizi de köle olarak 
Ülkeden götürmek üzereler . Oy tanrılar!
Ateşe koşmalıyım . Benim için en iyisi 
Vatanımla birlikte ateşe atılıp ölmek .
( Troyalı kadınlar - Euripides )

Fotoğraf : britannica .com



Ve ateşler içinde yanan Troya'dan yanında babası , oğlu ve sağ kurtulanlarla kaçan Aeneas'ın İda'yı aşıp keresteleriyle ünlü kente gelişine tanıklık ediyor ; Antandros'ta yolculuk için yapılan gemiler tamamlanınca yeni bir yurt kurmak için denize açılışlarında onları uğurluyoruz . Vergilius'un ünlü destanındaki Aeneas rotasının son durağı Roma ve Roma'nın kuruluşu .



M.Ö . 2. yüz yılda Roma egemenliğine giren kent tersaneleri sayesinde gittikçe gelişir . M.S. 4. yüzyıla gelindiğinde , görkemli villalarıyla oldukça zengin bir kente dönüşmüştür artık . Antik kentlerin kuruluş efsaneleri ve tarihleri bizlere o dönemlerdeki yayılmacı politikaları anlatır . Ege medeniyetlerinin kalbinde yer alan Antandros 'da 2000 yılında başlayan ve günümüzde de devam eden arkeolojik kazılarda ortaya çıkarılan paha biçilmez eserler bu konuda bize rehberlik eder . Oldukça geniş bir alana yayılan  kentin toprak altındaki her katmanında ayrı bir dünya , ayrı bir zaman dilimi , yaşanan hayatlar yer alır . 

Fotoğraf : antandros.org

Efes'den Antandros'a ,  Assos'dan Troya 'ya kadar tüm antik kentlerin bir koruyucu tanrıçası ve bu tanrıçaya adanmış tapınakları vardı . Burada Antandros'da da Artemis kültünün egemenliği söz konusuydu . M.Ö. 5. yüzyılda basılan sikkelerin ön yüzünde Artemis başı , arka yüzünde keçi betimi bulunmaktaydı . Toplumsal ilişkiler sonucu Anadolu'ya gelen Artemis kültü ile Antik Yunan'daki Artemis , anlam ve şekil yönünden farklılıdır . Ancak tanrı ve tanrıçalar şekil değiştirse de doğal güçleri aynı kalır .

Sitem etme haberi yok dağların 
Gözlerinle ellerini bağladın 
Faydası yok geç kalınmış figanın 
Dünyada ölümden başkası yalan .

Fotoğraf : tr.foursquare.com


Kentin batısında , Çanakkale asfaltına yakın kısmında ; üstünde büyük binaların yükseldiği nekropolis alanındayız . M.Ö. 8. yüzyıldan M.Ö. 1. yüzyıla kadar kesintisiz kullanılması nedeniyle Anadolu'da bir ilk olma özelliği taşıyan nekropolde yapılan kazılarda , antik dönemlerdeki tüm ölü gömme gelenekleri çıkar karşımıza . 2-3 katlı yerleştirilen lahitler , kremasyon ( Ölü yakma yeri ) direk toprağa gömme yoluyla defin ve pitos mezarlar ( Küp mezarlar ) . Özellikle Antik Yunan'da kullanılan pitos mezarlar büyük boyutlu küpler olup , bazı zamanlarda aile mezarlığı olarak da kullanılmaktaydı .


Yolların gül sesleri olduğunu 
Ben söyledim ;
Onların beni yazın ta içine 
Çağırdıklarını söyledim .

Giden ben değilimdir yoldur 
Dizesi de benimdir .
Yollarsa biraz her zaman küskündür
Yokuşlarda ve inişlerde .

Nekropol alanında yürütülen kazılar sonucu zamanında Antandros'u Gargara'ya (Küçükkuyu) bağlayan antik yola ulaşılır . Nekropulün ortasında uzayıp giden yolda geçmiş zamanlarda yürümek . Tıpkı Hilmi Yavuz'un dediği gibi ,  yüzyıllardır kullanılmayan bu antik yol biraz küskünde olsa bizleri affedecek , biliyoruz yazın içine ,gül seslerinin olduğu yere götürecek .

Fotoğraf : altınolukrehberi.com

Efes'de örneğini gördüğümüz muhteşem Roma villaları burada da karşımıza çıkıyor , taban mozaikleri ve duvar resimleriyle ayrı bir görsellik sunuyor bizlere . Yapılan kazılar sonucunda ulaşılan bu Roma villası M.S. 4. yüzyılda inşa edilerek , 6-7. yüzyıla kadar kullanılmış , bugüne kadar ortaya çıkarılan kısımları bizleri dönemin zenginliği hakkında aydınlatmakta. Tıpkı Efes yamaç evleri gibi muhteşem mozaikleri , mermerden yapılan odaları , hamamı ve kanalizasyon sistemi ile Ege kıyılarında bir dönem yaşanan ihtişamlı dünyayı anlamamıza yardımcı oluyor . Mozaikleri , freskleri yapan ustaların isimleri , yaşadıkları yerler farklı olsa da Antik yunan ve Roma kültünün tüm Ege kıyılarına yayıldığını bizlere anlatıyor .




Kazı çalışmaları günümüzde ne yazık ki çok az bir bölümde , bu işe gönül vermiş arkeologlar tarafından yürütülmekte . Henüz tüm Roma kentlerinde görülen antik tiyatro , agora , tapınak gibi kamusal alanlara ulaşılabilmiş değil . Yamaç evin hemen önünde bulunan dükkanlarda ele geçen kozmetik ürünlerin saklandığı kaplar , seramikler ; nekropol alanının üst kısmında şarap üretilen işlikler kentte canlı bir ticaret hayatının göstergeleri .



Yaprak döker bir yanımız 
Bir yanımız bahar bahçe . ( H.Hüseyin Korkmazgil )

Usta şairin dizeleri gibi burada , binlerce yıldır toprak altında uyuyan Antandros'da ruhumuzun bir yanı hüzün , diğer yanı bahar bahçe . Antanros Derneği yöneticilerine , Antandros'a ve Altınoluk'a Ankara'dan kucak dolusu sevgiler.

Kaynak : antandros.org