Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

24 Kasım 2024 Pazar

SÖZ TÜKENDİ YA UMUT

 


pixabay.com

Bazen söz tükenir . Önümüzde açılan beyaz kağıda ne yazacağımızı düşünürüz : Sevgi , halden anlama , umut . Oysa çoktan çıkmıştır çoğumuzun hayatından bu sözler . Çöpten yiyecek bir şeyler bulmak için çabalayan çocuğun yanından farkına bile varmadan geçer gideriz çoğu zaman . Ya da fark etsek bile önemsemeyiz . Kimiz biz yani bir insan olarak kimiz , bir canlı olarak insanın tarifi nasıl yapılır . Oysa güzelliklerle doldurabilirdik önümüzde duran beyaz kağıdı . Umudu yeşerterek daha yaşanılası bir dünya için . Çocukların neşe içinde güldüğü , büyüklerin barış içinde yaşadığı bir dünya . Evet SÖZ TÜKENDİ . Geriye sadece Cem Karaca'nın o davudi sesi kaldı '' Çok yorgunum / Beni bekleme kaptan '' 

aa.com.tr

Ama gene de umudu yeşertmek için yapacağımız bir şeyler olmalı ; Başta Gazze olmak üzere tüm dünyada öldürülen çocuklara borçluyuz bunu . '' Teyze amca bir imza ver / Çocuklar öldürülmesin / Şeker de yiyebilsinler '' Evet Nazım'ın dediği gibi çocukların şeker de yiyebilmesi için yapacağımız bir şeyler mutlaka olmalı .Sevgiler .

6 Kasım 2024 Çarşamba

YAŞAM HAKKI

 


pixabay.com

Hayat , neydi hayat ya insan ; nasıl bir dünyada yaşıyorduk ? Şiddetin kol gezdiği bir dünyada ayakta nasıl kalınabilirdi ruh sağlığımızı koruyarak ? Kim verebilirdi bizden çaldıkları hayatı , geri alabilmek için iç huzurumuzu ne yapmamız gerekirdi ? Sorular sorular . İyilik göreceli bir kavram , dışarda başkalarına karşı son derece cömert , paylaşımcı bir insan nasıl oluyordu da ailesine karşı zalim olabiliyordu . Tıpkı ucu açık çok bilinmeyenli bir denklem gibi İNSAN karşımızda duruyor , onun ruh halini çözümleyebilmemiz için . Verdikçe daha fazlasını isteyen , tıpkı bir obruk gibi her şeyi yutan insanlar . 

pixabay.com

Oysa ki yaşam hakkı her canlının sahip olması gereken bir hak . Kim karar veriyor bazı insanların diğer canlılardan üstün olduğuna . Çağdaş kölelik sistemi içinde eziliyor , psikolojik ve fiziksel şiddete uğruyor bazen bedenen , bazen de ruhsal olarak yok ediliyoruz . Bir karanlık dipsiz kuyuya dönüşüyor hayatlarımız . Yaşama sevincimiz alınıyor ellerimizden , hayallerimiz ve umutlarımız kayıp gidiyor o dipsiz kuyuda  . Sevgiyi , halden anlamayı , karşımızdakine saygı duymayı ve diyalog kurmayı unutturuyor bencillik bu tür insanlara . Oysa Yunus ne güzel söylemiş '' Adımız miskindir bizim / Düşmanımız kindir bizim / Biz kimseye kin tutmayız / Kamu Alem birdir bize '' Bu kin ve nefret denizinde ruhumuzu yıkıyor Yunus Emre'nin yıllar öncesinden gelen sözleri . 

pixabay.com

Dünyada kadın , erkek , çocuk hepimizin mutlu olduğu , diğer canlıların yaşam hakkına dikkat edilen  şiddetten uzak bir yaşam şekli kurmanın zamanı gelmeli . Biz kadınlar olarak korkmadan kendi yaşamımıza yön verirken çocuklarımız güven içinde olmalı . Tüm insanlığı bekleyen bir görev sevgi dolu , nefretten arındırılmış bir dünyayı kurmak . Mevlana ne güzel söylemiş ''  Ne kötüdür insanın aklıyla yüreği arasında çaresiz kalması / Ne kötüdür an kadar yakın , bir sır kadar uzak olması / Ve bilir misin /   Ne acıdır insanın bildiğini anlatamaması / Ben deyip susması , sen deyip ağlamaklı olması '' Evet söz tükeniyor bazen ; sadece ölümleri istatiksel bilgi olarak sayılara dökülen kadınların , çocukların kim bilir ne sözleri olacaktı yaşamda söyleyemedikleri . Sevgiler .

1 Kasım 2024 Cuma

MASAL VE UMUT

 



Bazen her şey anlamını yitirir söz tükenir . İşte o anlarda sadece bir masalın içinde olmak isteriz . Sonu güzel biten bir masal . Ancak böyle koruruz yaşama olan umudumuzu. Sevgiler .

28 Ekim 2024 Pazartesi

ŞİDDET VE İNSANLIK

 

pixabay.com

Aslında kadın , erkek , çocuk ayrımı yapmadan bir insan hakları meselesi olarak masada duran olgu : ŞİDDET . Güçlü tarafın zayıf olanı ezdiği ; fiziksel , psikolojik yöntemlerle karşısındakini sindirdiği , çoğu zaman ölüme kadar giden bir davranış şekli . Ve ne yazık ki sadece insanın insana yaptığıyla kalmayan , doğada yaşayan tüm canlıların yaşam haklarını da  ellerinden  alan bir güdü . Gülten Akın ne güzel söylemiş '' Ah kimselerin vakti yok / Durup ince şeyleri anlamaya / Kalın fırçalarını kullanarak geçiyorlar / Evler çocuklar mezarlar çizerek dünyaya ''

pixabay.com

Son zamanlarda konunun gündemimizde fazla yer almasının sebebi kadına ve çocuğa yönelik şiddet , tecavüz ve bunların sonucunda yaşanan ölümlerdeki artış . En güvenmemiz gereken aile bireylerinden gelen , yaşam hakları elinden alınan ve sadece istatistiklerde sayı olarak gösterilen şiddet mağduru kadınlar , çocuklar . İnsan merak ediyor bu şiddeti uygulayanların taktıkları maskeleri . Evinde şiddetin her türünü ailesine uygulayan kişi dışarıda diğer insanlara karşı son derece sevecen ve vicdanlı biri olarak nasıl tanınıyor . Hangi güdüler evdeki hırsı tetikliyor . Ya sokakta , iş yerinde , okulda yaşananlar . 

Demeter bereket tanrıçası - wikipedia.org


Antik Çağdan günümüze ataerki toplumda kadın ve erkeğe roller biçilmiştir hakim olan egemen anlayışla . Özellikle avcı toplayıcı dönemde erkeklerle eşit haklara sahip olan kadınların , insanlığın doğadan kopup yerleşik hale geçmesiyle toplumdaki görevleri yeniden biçimlendirilmiş , erkek egemen toplumunun hakim olduğu bir düzen kurulmuştur . Ve bu düzende kadının yaşam biçimi sadece ev içi görevlerle sınırlandırılmıştır . Mitolojide yer alan tanrılar güçlü , istediğini alabilen varlıklar olarak gösterilirken ; tanrıçalar yeri geldiğinde mahçup , dişiliklerini öne çıkaran aşkı , doğurganlığını anlatan imgelere dönüşür . Homeros'un İlyada ve Odysseia destanlarında kadınlar kaybettikleri kocalarının , oğullarının arkasından ağlayan , esir olarak yenen tarafın erkekleri tarafından götürülen birer aciz bireyler olarak tasvir edilir . Öyle ya koruyucu erkeklerini kaybetmişlerdir . Savaşın galibi olanlar artık sahipleridir onların .Yine Antik dönem felsefecileri Aristotales ve Platon'un kadına bakış açıları çok güzel özetler bu yapıyı . 

 

pixabay.com

Çağlar boyu kadına bakış açımız böyle şekillenince toplumun tüm kılcal damarlarına işler bu zihniyet . Ve biz kadınlar olarak kabulleniriz bu rolü . Hem de seve seve . Neden , niçin diye sorgulamadan genç kızlık hayallerimizi süsler gelinlikler , kariyerimizi , eğitimimizi bırakırız evlenince . Öyle ya evimizin hanımı olup çocuk büyütüp hizmet edeceğiz efendimize ; o da karşılığında bize bakacak , koruyacak , evin reisi olacak . Bu anlayış aynı şekilde bizler tarafından kabullenildiği sürece şiddet devam edecek , çocuklarımız ve bizler için ne evlerimiz ne de sokaklarımız güvende olacak . Her gün birer sayı olarak ekleneceğiz öldürülenlerin listesine . Bu görüşler erkek düşmanı olarak algılanmasın sadece eşit bireyler olarak sokaklarda rahat yürümek , taciz ve şiddete uğramamak , ayrımcılığın olmadığı sevgi dolu bir dünyada yaşamak istiyoruz . Burhan Sönmez'in İstanbul İstanbul romanında çok güzel bir bölüm vardır '' O masalı biliyor musun Yusuf : Körlerin yaşadığı bir kent varmış , herkes kör doğarmış . Bir gün bir çocuğun gözleri açılmış , etrafı görmeye başlamış . Bu hastalıktan çok korkmuşlar , salgına dönüşüp bütün çocuklara bulaşmasın diye o çocuğu öldürmüşler '' Biz de ne zaman korkularımızdan sıyrılıp çocuklarımız ve kadınlarımız öldürülmesin , daha aydınlık bir dünyada yaşayalım diye gözlerimizi açacağız.  Sevgiler .