Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

11 Eylül 2019 Çarşamba

BİR GÜLÜ SULAMA ZAMANI*




Fotoğraf :pixabay.com


Ne aradığını , aradığı şeye nasıl ulaşacağını bilmiyordu . Bildiği tek şey bir kara delik gibi insanlığı içine çeken sonsuz bir karanlık , sevgisiz , şiddet dolu bir dünyada yaşamak istemediğiydi . Hissettikleri Marquez'in Yüzyıllık Yalnızlık'da  anlattığı '' dışarda bırakılmışlık , gecikmişlik '' hissine benziyordu . Kitaptan bir alıntı geldi aklına '' yüreğini kolla , ölmeden çürüyorsun '' Yeni sözler bulmak , ruhunu özgürleştirmek için kaçmalıydı bu çılgınca dönen dönme dolaptan ; kendi yok oluşuna doğayı da ekleyen insanlığın bu hırsına yenik düşmemeliydi .

Görsel : pixabay.com

Kararan ruhlarımızı gene doğanın , yıkık Antik Kentlerin fısıltıları tamir edecekti . Çok uzaklardan gelen Aristo'nun sesi doldurdu yüreğini '' Mutluluk doğru ve güzel düşüncelerle düşünebilmeyi bilmektir '' Homeros'un bin pınarlı İda'sı , Kaz Dağları'nın o muhteşem ritmini dinlerken ayna tutmalıydı insanlığa . Gerçi insanın doğaya kaçışı , doğanın yok oluşunu da beraberinde getiriyordu . Bu kaçış sırasında adına medeniyet dediğimiz alışkanlıklarımızı da yanımızda götürdüğümüzden , doğal yaşamı da tehdit ediyorduk .


Fotoğraf:bilimgenc.tubitak.gov.tr



Yaşamın anlamını zamanda , yada zamansızlıkta aramak için çıktığı yolculukta Örentepe'yle , bir zamanların önemli bir liman kenti Antik Adramyyteion'la kesişti yolu . Sabah saatlerinin huzur veren sessizliği içinde , rüzgarın eşliğinde Kaz Dağlarının denizle buluşmasını izlerken , Sezen'in körfezin mavi sularına karışan sesini duydu :

Yareme tuz diye yakamoz bastım 
Tek şahidim aydı 
Aman aman 
Bir elimde defne
Bir elimde sevdan 
Kalbim egede kaldı .

O eril şiddet ruhunu kirletmeye çalıştığında özlemlerini , sevgi ve vefayı şarkılar , şiirler anlatıyordu ona .Tıpkı Marquez'in dediği gibi '' Hiç şaşmaz yüreği , ona karanlıkta yol gösteriyordu .''
Eski zamanlar mı güzeldi , gerçekten şimdi mi yitirmiştik sevgileri . Aslında bunun en güzel yanıtını tarih sayfaları , insanların hikayeleri anlatıyor diye düşündü kadın . Euripides'in Troya ile ilgili yazdığı tragedyasında anlattığı , tapınağın önünde öldürülen kral Priamos'un dul karısı Hekabe'nin sesi yankılandı toprak altında kalmış bu suskun kentte '' Ey mutluluğu bulanlar , ölmeden önce mutlu olduğunuzu sanmayın .''

Fotoğraf : pixsabay.com

''Yüreğin o giderilemez unutkanlığıyla değil , çok daha amansız ve hiç dönüşü olmayan bir başka çeşit unutkanlıkla unutulmuş olduğunu anladı . Bu unutkanlığı iyi bilirdi , çünkü ölümün unutkanlığıydı bu . Marquez - Yüz Yıllık Yalnızlık ) Fizik ve moral gücünün tanrısı Herkül , yaşlılık tanrısı Geras'ı yenerek insanın ölümsüzlüğünü sağlamıştı mitolojide . Aktüel Arkeoloji Dergisi'nin editörü Murat Nağış ne güzel özetlemişti günümüz insanını '' Belki de son 12 bin yılda hayal etmeyi unuttuk . Toprak esir aldı bizi . Hayallerimizin yerini ise endişelerimizin arasına sıkıştırdığımız geleceğimiz aldı . Geriye tek düze bir uygarlık kaldı . Hayal etmeyen , öteki uygarlık . ''Tarih ve doğanın buluştuğu bu büyülü dünyada ışıklar sahilinin sularına karışan gün batımını izlerken , güneşin ışıklarına dokunmanın keyfini çıkarıp ruhunu temizlemeye çalıştı . Van Gogh'un dediği gibi bu ışıklarla hayalini boyadı . Neler yoktu ki bu hayalin içinde ; umut , sevgi ,sonsuz hatıralar . bu coşkuyla dolaştı bir zamanların görkemli kenti Adramyyteion'un sokaklarını . Toprak altında kalmış kentin sakinleri anlattı ona ölümsüzlüğü , o eril şiddetin vahşetini . Atinalılar tarafından yurtlarından kovulan Deloslular , savaş sonrası Persler tarafından katledilen bölge halkı , Sardesliler hep birlikte söylediler Ruhi Su'nun o güzel türkülerini . Romanın , Efesin arenalarında katledilen gladyatörlerin , kölelerin anlattıklarını dinledi kadın . Tıpkı Gothe'nin dediği gibi taşlar konuşmaya başlamıştı . İnsanlığın kurtuluşunun bu konuşan taşlara kulak vermesinden geçeceğini düşünerek teslim etti ruhunu o kadim zamanlara.

Fotoğraf:sanatlibiblog.com

Umudun ve sevginin olduğu bir dünyada bizden sonrakilere bırakacağımız anılarla ölümsüzlüğe ulaşabileceğimizi düşünerek katıldı doğanın kardeşliğine . Kadına , çocuğa şiddetin olmadığı bir dünyaydı bu . Yüreğinde Bedrettin Aykın'ın o güzel dizeleri :

Açık mı yüreğinin kapısı tüm sevgilere 
Duyuyor musun çağıltısını yaşamın .
Yürüyorsa o özsu hücrelerinde 
Kaçıncı baharında olursan ol
Vakit hep bir gülü sulama zamanı .


Kaynaklar:
  1. Marquez : Yüz Yıllık Yalnızlık
  2. Euripides : Troyalı Kadınlar
  3. Arkeofili
  4. Aktüel Arkeoloji
*Bedrettin Aykın 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder