Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

30 Ağustos 2023 Çarşamba

ANTİK ÇAĞDAN GÜNÜMÜZE KADIN OLMAK

 


Aktiffelsefeadana.org




Tarih boyunca yaşanan yarım kalmış hayatlar , eril dile ve şiddete maruz kalmış kadınlar derinden etkiliyordu ruhumuzu . İnsanın kişisel tarihi nerede başlar nerede biter ? Ve nasıl olur da bu kişisel tarih içinde yer alan anılar hafızamızda ağır bir yük oluşturur . Ruhumuzu üşüten bir şeyler vardır bu ağır yük içinde . Hafıza ve Antik kentlerin içinde barındırdığı hikayelerle bir bağ olmalı diye düşünürüz . En iyisi aslında cevabını çok iyi bildiğimiz soruların , gölgelerin peşinden kendimizi tarihin derin sayfalarına bırakmak . Bu yazı dizimizde farklı nedenlerle eril şiddete uğrayarak acımasızca katledilmiş , yerlerinden yurtlarından olmuş yaşadıkları döneme damga vurarak efsaneleşen kadınların hikayesine odaklanıyoruz . 

'' Beni bulamazsan üzülme  / Eşyalarımı bulacaksın /Kestiğim taşları , açtığım yolları / İşlediğim heykelleri bulacaksın / Ve göreceksin ki binlerce yıl öteden / Parmak izlerimiz değecek birbirine '' (  3000 yıl önce Likyalı bir şair tarafından yazılmış )

nereye.com



Tarihle yüzleşmek zor bir uğraştır , hem bireysel hem de toplumsal yüzleşme ağır bir sorumluluk bindirir omuzlarımıza .Ve bunu gerçekleştirdiğimizde artık biz eski biz değilizdir . O güne kadar bizim için  anlam taşıyan  öğeler artık değişmiştir . Sadece hakikatlerin anlamı kalmıştır hayatımızda .
Bu yolculukta ilk durağımız Antik dönemin kültür ve ticaret merkezi olan , dünyanın en büyük kütüphanesine sahip İSKENDERİYE kenti. M.Ö. 331 yılında Büyük İskender tarafından kurulan kent kendinden sonra gelen hükümdarlar zamanında gittikçe gelişerek döneminin  en büyük metropol alanlarından biri olur .  Kentin büyümeye başlamasıyla günümüze kadar uzanan önemli yapılar ve kültür merkezleri inşa edilmeye başlanır . Serapis Tapınağı , Deniz Feneri  ve tabii ki dünyanın en önemli bilim insanları  , sanatçıları ,  filozofları ve yüzbinlerce değerli el yazması kitapları barındıran arşiviyle İSKENDERİYE KÜTÜPHANESİ . Roy Macleod'un derlediği İSKENDERİYE KÜTÜPHANESİ :  Antik Dünya'nın Öğrenim Merkezi kitabında Wendy Brazil Antik kentin sokaklarında gezerken kendisine eşlik eden duyguları şöyle anlatır '' Burası , bilinen dünyanın her yerinden alimlerin öğretmek , öğrenmek , tartışmak ve eski dünyanın en muhteşem kütüphanesini yaratmak için toplandıkları yer ''




onedio.com

 Hayat ve zaman göreceli bir kavram . Bu güne kadar bir çok kitaba , flime konu olan HYPATİA : Güzelliği , zekası , matematik ve felsefedeki başarılarının yanı sıra bilime olan tutkusuyla tanınan ; artık önemini yitirmeye başlamış , dini çatışmaların ortasında eski ihtişamlı günlerini kaybetmiş bu şehirde hayatını bilime adayan bir kadın . '' Epey zaman oldu görüşmeyeli . Nasıl gidiyor dünya /Yıpranıyor bayım , yaşlandıkça yıpranıyor '' Shakespeare'nin Atinalı Timon'da dediği gibi yıpranmıştı artık bir zamanların görkemli şehri İSKENDERİYE . Bir tarafta paganlar , yahudiler diğer tarafta yeni atanan Hrıstiyan piskoposu Cyril.


Agora Fliminde babası Theon ve Hypatia : antiktarih.com


Ve piskoposla , sivil otoritenin başında bulunan Hypatia'nın yakın arkadaşı aynı zamanda öğrencisi  Orestes arasında yaşanan güç savaşları . Halka açık binalar , tapınaklar  ve kutsal yerlerle dolu bu antik kentin sokaklarında zamanın havada asılı kaldığı anda kesişiyor  bu bilim insanıyla yolumuz . Takvimler M.S.415 yılını gösterdiğinde piskopos Cyril'in kışkırtmaları artık halk üzerinde istenen etkiyi yaratmış , iktidar yolunda engel olarak gördüğü bu bilim kadının katline karar verilmiştir . 

antiktarih.com



'' En yırtıcı canavarlar bile / Daha insaflı gelecek ona insanoğlundan '' (Shakespeare _ Atinalı Timon) Bindiği arabadan zorla indirilip cüppesi bağnaz kalabalıklar tarafından zorla çıkarılan Hypatia'yı sokaklarda sürükleyerek Sezeryum  tapınağında vahşice katlettiler . İyilikten , bilimden kötülüğe uzanan uzun bir yol bizimkisi . Antik Çağda yaşamış coğrafyacı Strabon'un İskenderiye haritası üzerinde Antik Kenin sokaklarını dolaşırken ruhumuz Hypatia'nın ruhuyla buluşuyor . '' Gözleriyle gördü , çünkü maviler giyinmiş , uzun saçlı , eski zamandan kalma bir kadın kılığındaydı ölüm '' (Gabriel Marquez - Yüzyıllık yalnızlık ) Onun gezdiği sokakları , ders verdiği anfiyi birlikte geziyoruz . Ve katledişi sırasında çektiği acıya ortak oluyoruz .  İnsanlık tarihi iyiyle kötünün mücadelesi üstüne kurulmuş .  Ve bu tarih  acı  , eril şiddet , katliamlar , yok etme üstüne yazılmış . İnsan sormadan edemiyor : Yaşanan onca acıdan sonra ders almış mıydı insanlık . 

Roy Macleod- İkenderiye Kütüphanesi





Antik Kentin sokaklarında , bugünkü modern İskenderiye kütüphanesinde HYPATİA'nın ruhuyla birlikte sesi yankılanıyor '' Bir adam kadın vücudunun güzelliğini gördüğünde onu şehvetle fethetme arayışına girmemeli . Bunun yerine onun güzelliğinin bir sureti olduğunu anlamalı . İnsan hayvani doğasının en alçak yerlerine bir kez daldığında güzelliğin asıl özü üzerine düşünemez . Kendi körlüğüne ve Hades'in aldatıcı gölgeleri içinde yaşamak zorunda kalır ''


  • İskenderiye Kütüphanesi Antik Dünyanın Öğrenim  Merkezi Roy Macleod
  • Antik Tarih
  • Arkeofili
  • Kozmik Anafor
  • Aktif Felsefe



















5 Mayıs 2023 Cuma

SAHİ BİZ KİMDEN KAÇIYORDUK

 





''Gece sokağında avaresin bir başına / Doğarken ağladın / Doğmayı sana sormadılar / Gece Sokağında Avaresin bir başına / İnsanlarda yanıldın / İnsanları sana sormadılar / Gece sokağında avaresin bir başına ''  ( Burhan Sönmez -Labirent )

Zaman , göreceli bir kavram , bazen hızla akıp giden bir nehir bazen de havada asılı kalmış bir an . Çoğumuzun  yaşamında vardır böyle anlar , kimimizin ki uzun kimimizin kısa süreli . Yoğun acının hüküm sürdüğü , zamanın durduğu böyle anlarda zorlu bir deneyimden geçer insan . Önce neden ben veya biz diye isyan edersin içine kapanarak . Çağımızın korkulu rüyası olan o hastalığın adını bile telafuz etmeye çekinerek . Bir mucize beklersin sonuçlar yanlış  , aslında hiç bir şeyiniz yok yanılmışız diyen bir doktor . 15 mayıs 2021 de durdu zaman bizim için , adını anmaya korktuğun hastalıkla tanışma ve tetkiklerle geçen uzun , çok uzun bir ay . Oldukça zorlu ve öğretici bir süreç yaşarsın acıyla karışık . Sonra tedavinin ilk aşaması : Ameliyat ve hastane günleri başlar . İşte o süreçte yavaş yavaş kabuğundan çıkıp çevrenle bağ kurmaya başlarsın . Aynı hastalığa yakalanmış hasta yakınlarıyla kurulan iletişim . Başka bir dostluk ve dayanışmayı öğretir hayat insana . Hastahane günlerinde en çok özlenen elinde bir bardak kahveyle gelmesini beklediğin sıcak gülümsemesiyle bir dost . Senin için endişelenen , bir yarım saat olsun soluklanmana olanak tanıyacak sıcak bir yürek . Ama hepsinin boş olduğunu , aslında tek başına bu mücadeleyi vereceğini anlatır sana zaman.
 
''Kime gönül verir isem benim ile yar olmadı
Halim bilip de 
Derdim sorup bana vefa-dar olmadı'' 
 ( Hayyam )

Sonra , sonrası başlıyan ilaç tedavileri , kemoterapi seansları . Azimle inançla artık hastalığın adını korkmadan telafuz ederek verilen bir mücadele. Yan etkilerle uğraşman gerektiğini , beslenmenin ve moralin ne kadar önemli olduğunu yeniden keşfedersin . Dile kolay iki yıl yani 24 ay, 2 ilbahar , 2 yaz , 2sonbahar , 2 kış sadece hastalıkla mücadeleyle geçmiştir : KANSERLE. Ve tek başına dimdik ayakta durarak , günde 17 saat verilen mücadele . Bu süreçte onkoloğunun tüm insani değerlerle bilgisini birleştirerek yanında olması ayrı bir güç katar insana. Ve böyle değerli bir insanı tanımanın onurunu yaşarsın :  Prof.Dr. ŞUAYİP YALÇIN.

İki yıllık zorlu mücadelenin sonunda gelir güzel haber : artık bitmiştir o karanlık günler , tıpkı dedikleri gibi kanserden korkma geç kalmaktan kork . Yarın kimbilir hayatın getireceklerini. '' Eğer birbirimize destek olmayacaksak niye bu dünyaya geldik ki ? En azından susup dinlemek bile destektir . '' (Ernest Hemingway - Çanlar Kimin İçin Çalıyor)  Usta yazarın dediği gibi '' Yeryüzünün herhangi bir yerinde bir insan ölürse senin de bir parçan ölür . Onun için sorma . Bir çan sesi duyduğunda bil ki , o çan senin için çalıyor . ''




Artık hangi insanlardan kaçman gerektiğini bilirsin ; sevgiyi , paylaşmayı bilen , bir çan sesi duyduğunda onun anlamını kavrayan dostlar vardır çevrende . Sevgiyle kalın .